Abi Vallahi Kurtarmıyor
- Baris Yalin Uzunlu (Alumni)
- 26 Eki
- 2 dakikada okunur

Tanım: İşte en büyük esnaf palavralarından biri. Kurumsal olmayan herhangi bir dükkâna alıcı gözle gidip bir de üstüne pazarlık yaparsanız bu palavrayı duymama ihtimaliniz yok gibi bir şeydir. Genellikle bu palavranın etkisini artırmak amacı ile dükkân tabelasının yanına “büyük indirim, damping, kapatıyoruz, zararına satıyoruz” gibi katalizör palavralar da eklenir.
Bunun başını çektiği palavralar, bir de üstüne ağız yayıla yayıla söylenen ve “buyurun efendim hoş geldiniz” ile başlayan yapışkan tavırla birleşmiş, koca bir nesli küçük esnaf alışverişinden soğutmuştur.
Vaka: Sabah sabah marka parası yüzünden çay ocağıyla papaz olan satıcımız bir yandan poğaçasını yerken diğer yandan kartal gözleriyle sokağı süzmekte, yeni avını beklemektedir. Hah, sonunda biri düştü. Ayakkabı almak isteyen bir velinimet. “Şu güzelmiş, bunu da beğendim, şunu da bir deneyeyim” diyerek satıcıya 3-5 çift ayakkabı getirten müşterimiz bir yandan çayını yudumlarken içlerinden en beğendiğini dener. Yalnız küçük bir sorunumuz var: Ayakkabı ayağı mengene gibi sıkmıştır. Alınmayacağını düşünen ayakkabı strese girmiş, imdadına satıcımızın “Abi o zamanla yanlardan açma yapar” palavrası yetişmiştir.
Ha, tamam o zaman. İleride açma yapacak ayakkabı satın alınmak üzere bir kenara ayrıldı. Ayakkabı almaya gelip taramalı tüfek misali övgülerden hipnotize olarak hiç ihtiyacı olmadığı halde iki gömlek, üç çift çorap, bir yelek, bir kravat iğnesi, bir gözlük temizleme fısfısı gibi bir sürü ıvır zıvır alan adamımız toplamı duyunca afallar. Beleş çay içmenin yarattığı inceden suçluluk duygusuyla kem küm eder. Hah işte, satıcımız da tam bu anı beklemektedir. “Abim ben seni çok sevdim, sana bir güzellik yapayım” diyerek %10’luk bir güzellik yapar. Adamımız bu zokayı yutar mı, o kaçın kurasıdır. Olması gereken fiyatı teklif eder ve sonunda o evladiyelik palavra satıcımızın dudaklarından dökülür: “Abi vallahi kurtarmıyor”. Siz zaten biliyorsunuz da, ne olur ne olmaz, ben yine de söyleyeyim: Satıcı iseniz, bire beş kazanmadan kurtarılmanız mümkün değildir. Aman Allah korusun, olur da bire iki kazanırsanız kim kurtaracak sizi?
(Unutmadan ekleyelim. Bir de düz beyaz gömlek almak üzere mağazaya girip bunu açıkça belirten müşteriye “Abi sen bunu kombinle dene, daha rahat karar verirsin” diyerekten takım elbise, ayakkabı, çorap, ceket mendili giydiren, “Tamam beğendim, fiyatı nedir?” diye sorulunca komple kombinin fiyatını çeken satıcı tipi vardır ki evlere şenlik.)
Birinci türev
Adamımız ikna olmadı. “Bir de şu kapı önündeki kemerlere bakayım” bahanesiyle kıyın kıyın dükkândan tüymeye çalışan adamımızın niyetini satıcı anlamış, bu palavranın vicdanlara hitap eden birinci türevi olan “Abi vallahi kurtarmıyor. Bize gelişi o zaten” palavrasını sıkmıştır. Yahu bu müşteriler de ne kadar acımasız. Maliyetine mi satacağız yani? Bu kadar da olmaz.
Sonuç: Esnaf alışverişlerinde on düşünüp hiç konuşmamak en iyisidir.



Yorumlar